Silahlı terör örgütüne üye olma - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2019/3020 Esas 2019/1878 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
16. Ceza Dairesi
Esas No: 2019/3020
Karar No: 2019/1878
Karar Tarihi: 19.03.2019

Silahlı terör örgütüne üye olma - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2019/3020 Esas 2019/1878 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Diyarbakır (Kapatılan)4. Ağır Ceza Mahkemesinin verdiği ve Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından onaylanan kararda, sanığın silahlı terör örgütüne üye olmaktan 6 yıl 3 ay hapis cezası aldığı belirtilmiştir. Sanık müdafii ise cezanın kaldırılmasını talep etmiştir. Ancak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, itiraz isteminde bulunmuş ve 1995 tarihli özgeçmiş belgesi dışında delil olmadığından sanığın örgüt üyeliği kabul edilecek düzeye ulaşmadığı sonucuna varmıştır. Bu nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Ancak Yargıtay Ceza Dairesi, Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin kararında bir isabetsizlik görülmediğinden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın itiraz gerekçeleri yerinde görülmemiştir. Kanun maddeleri ise şu şekildedir: 5237 sayılı Kanunun 314/1, 62, 53, 58/9, 63, ve 3713 sayılı Kanunun 5/1. maddeleri.
16. Ceza Dairesi         2019/3020 E.  ,  2019/1878 K.

    "İçtihat Metni"

    İtirazla ilgili Mahkeme Kararı : . Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK. 250 maddesi İle Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma

    Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
    I-İTİRAZ KONUSU:
    Diyarbakır (Kapatılan)4. Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK. 250.maddesi İle Görevli) 03.04.2008 tarih ve 2007/63 esas, 2008/115 karar sayılı ilamı ile ..."ın 5237 sayılı Kanunun 314/1, 62, 53, 58/9, 63, 3713 sayılı Kanunun 5/1. maddeleri gereğince 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 20.09.2011 tarih ve 2009/16540 esas, 2011/27111 karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiği; sanık müdafii 11.01.2019 tarihli dilekçesinde özetle; sanığın örgüt üyesi olduğunu kabul ettiğini, vahim nitelikte olan eylemlere katılmadığı gibi güvenlik kuvvetlerine vasıtalı olarak veya mukavemet göstermeksizin teslim olduğunu, 4959 sayılı Topluma Kazandırma Kanununun 4/a. maddesi uyarınca cezasının kaldırılmasını talep etmiş; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 25.02.2019 tarih ve KD – 2019/7974 sayılı yazısı ile Yargıtay 9 CD"nin 20.09.2011 gün ve 2009/16540 esas, 2011/27111 sayılı kararının KALDIRILMASI talep edilmiştir.
    II-İTİRAZ NEDENLERİ:
    Mezkur ilama Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 25.02.2019 tarih ve KD – 2019/7974 sayılı yazısı ile;
    “Terör örgütlerinden Hizbullahın/İlim grubuna yönelik olarak yapılan operasyonda sanık ...’ın özgeçmiş raporu ele geçirilmesinden sonra hakkında daimi arama kararı alındığı ve sanığın 12.01.2007 günü yakalandığı,
    Hükümlü ... 12.01.2007 tarihinde Muradiye Cumhuriyet Savcılığında yaptığı savunmasında özetle: Örgüt üyeliği suçlamasını kabul etmediğini, özgeçmiş raporunun kendisi tarafından örgüte verilmediğini, Diyarbakırda olduğu dönemde örgüt ile irtibat kurmadığını beyan ettiği anlaşılmıştır.
    Diyarbakır C. Başsavcılığının 13.02.2007 tarihli iddianamesi ile hükümlü hakkında kamu davası açıldığı, hükümlünün yargılama sırasında örgütle bir alakasının olmadığını, 1996-1997 yıllarında Silvan"da olmadığını, o tarihten beri Van"da ikamet ettiğini söyleyerek suçlamayı reddettiğini belirtmiş, mahkemece sanığın yakalandığı 12.01.2007 tarihi suç tarihi olarak belirlenmiş ve buna göre hüküm tesis edilmiştir.
    Dosyada hükümlü aleyhine delillerden birinin örgütsel dökümanlar olduğu, bunun el yazısı ile değil, bilgisayar ortamında yazılmış olduğu, hükme esas alınan diğer delilin ise hükümlünün 1995 tarihli özgeçmişi olduğu, mahkemenin bu delillere dayanarak mahkumiyet hükmü kurduğu, hükümlünün yakalandığı tarih olan 12.01.2007 tarihinin suç tarihi olarak belirlediği, oysa hükümlünün özgeçmiş belgesi aksine 1995 yılından sonra örgütsel faaliyet içerisinde olduğuna dair dosyada somut delilin bulunmadığı, bilgisayar ortamında yazılan belgelerin her zaman yazılmasının mümkün olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda itibar edilmesi gereken tek belgenin 1995 tarihli özgeçmiş belgesi olduğu, bilgisayar ortamında yazılan belgeler esas alınması usul ve yasaya, ayrıca masumiyet karinesine aykırıdır.
    Dosyada hükümlü yönünden 1995 yılından sonra hiç bir eylem tespit edilmemiş olması karşısında, eylem niteliği de gözönüne alındığında, suç tarihinin 1995 yılı olarak benimsenmesi, hükümlü lehine TCK"nın 31/3 maddesinin uygulanması, ayrıca hükümlü lehine olarak 22.07.2010 yürürlük tarihli, 6008 sayılı yasanın 4. maddesi ile değişik 3713 sayılı yasanın 5/3 maddesi hükmü nazara alınarak, 3713 sayılı yasanın 5. maddesinin uygulanmaması gerekmektedir.
    Yargıtay 16 CD"nin 12.07.2017 tarihli 2017/879 esas ve 2017/4715 sayılı ilamında ""....Kişinin terör örgütüne özgeçmiş raporu vermesi, örgüt hiyararşisine dahil olduğuna karine teşkil edebilir ise de, o tarihte suça sürüklenen çocuk konumunda bulunduğu ... 15 yaşından sonra 18 yaşını bitirmeden önce örgütsel mahiyette ders alıp vermesinin örgüte yardım olarak kabul edilmesinin gerekeceği..."" belirtildiği,
    Yargıtay 9. CD 2001/1605 E, 2001/2107 K sayılı ilamında da "....sanıkların sabit olan camide ders vermek ve örgüte maddi yardımda bulunmak şeklindeki eylemlerinin TCK.nun 169. maddesi kapsamında örgüte yardım suçunu oluşturduğu" belirtilmiştir.
    Bahse konu ilamlarda da belirtildiği üzere, sanığın örgüte özgeçmiş verdiği, ders alma ve verme gibi cami faaliyetlerinde bulunduğu kabul edilse bile, sanığın bu faaliyetlerinin örgüt üyeliği kabul edilecek düzeye ulaşmadığı, bu nitelikte süreklilik ve çeşitlilik gösteren örgütsel faaliyet yürüttüğü yolunda somut, yeterli ve inandırıcı kanıt bulunmadığı cihetle, hükümlü eyleminin 765 sayılı yasanın 169. maddesi kapsamında silahlı örgüte yardım suçunu oluşturduğu değerlendirilmekle;
    1-Dosya kapsamına göre saptanan silahlı örgüte yardım tarihi itibari ile öncelikle ve lehe olan 765 sayılı Kanunun 102/4, 104/2 maddelerinde öngörülen asli ve uzamış zamanaşımının tahakkuk ettiği anlaşıldığından kamu davasının zamanaşımı nedeniyle düşmesine,
    2-Bu talebimiz yerinde görülmediğinde ise; 4616 sayılı Kanunun 1/4. maddesi gereğince kamu davasının kesin hükme bağlanmasının ertelenmesine,
    Karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi yasaya aykırıdır.” şeklindeki gerekçe ile onama kararının kaldırılması için CMK"nın 308. maddesi uyarınca itiraz isteminde bulunulmuştur.
    III-İTİRAZ DEĞERLENDİRİLMESİ:
    Dosyanın incelenmesinde;
    12.01.2007 tarihine kadar yakalanması mümkün olmayan sanığın kendi el yazısı ile 1998 yılında düzenlediği fotoğraflı özgeçmiş raporunu örgüte teslim ettiği, örgüt mensuplarıyla birlikte örgütsel ders yaptığı, Karabahlül, Bağlar, ...ve ... camilerinde örgütsel faaliyet yürüttüğü, aşamalardaki ifadelerinde özgeçmiş raporundaki yazının kendisine ait olmadığını beyan ettiği ancak alınan kriminal raporda özgeçmiş raporundaki yazının sanığın el ürünü olduğu kanaatine varıldığının bildirildiği; Yargıtay uygulamalarına göre de silahlı terör örgütüne üye olma suçunun temadi eden suçlardan olması nedeniyle suç tarihinin temadinin kesildiği tarih olan yakalama tarihi olarak kabul edilmesi gerektiği anlaşılmakla; Yargıtay 9. Ceza Dairesinin kararında bir isabetsizlik görülmediğinden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itiraz gerekçeleri yerinde görülmemiştir.
    IV-KARAR:
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itiraz gerekçeleri yerinde görülmediğinden REDDİNE, 02.07.2012 gün ve 6352 sayılı Kanunun 99 maddesi ile 5271 sayılı CMK"nın 308. maddesine eklenen (2) ve (3) fıkra hükümleri uyarınca itirazın değerlendirilmek üzere dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 19.03.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.








    Hemen Ara

    Whatsapp ile görüş