

Esas No: 2018/6887
Karar No: 2020/4048
Karar Tarihi: 01.06.2020
Dolandırıcılığa teşebbüs - Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2018/6887 Esas 2020/4048 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davada sanık dolandırıcılık suçundan mahkum edildi. Ancak dosyanın incelenmesi sonucu, dolandırıcılık suçunun unsurlarının tam olarak oluşup oluşmadığı belirlenemediği için karar bozuldu. Ayrıca, adli para cezasının alt sınırın üzerinde tayin edilmesi kanuna aykırı olduğu için karar da bu yönde bozuldu. İlgili kanun maddeleri TCK 157/1, 35/2, 62 ve CMUK 321'dir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılığa teşebbüs
HÜKÜM : TCK"nın 157/1, 35/2, 62 maddeleri gereğince mahkumiyet
Dolandırıcılığa teşebbüs suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, O yer C.savcısı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Dairemizin bozma ilamı doğrultusunda dosyanın uzlaştırma bürosuna gönderildiği, ancak; uzlaştırmanın sağlanamadığı belirlenerek yapılan incelemede;
Katılan ..."ın bir TV kanalında arkadaş bulmak maksadıyla telefon numarasını bırakan sanığı aradığı, sanığın kendisini inşaat mühendisi ve avukat olarak tanıtması üzerine katılan ..."ın devam eden davasının olduğunu belirterek yardım istediği, sanığın cinsel ilişkiye girmesi karşılığında yardım etmeyi kabul ettiği, 28/05/2012 tarihinde atılan ...’ın yanında müşteki ...nin olduğu halde sanıkla kararlaştırdıkları parkta buluştukları, sanığın müşteki ...nin kimlik bilgilerini alarak ele geçmeyen kağıda, ifadesini aldığı, eşinin de avukat olduğunu söylediğinden bir kaç telefon görüşmesi yaptığı, 29/05/2012 tarihinde adliyede katılan ..."a müşteki ...nin ifadesini dosyanın içine koyduğunu söylediği, katılan ..."ın avukatı olan tanığa sanığı göstererek adliyede kendisine yardımcı olduğunu beyan etmesi üzerine tanığın sanığı tanımadığından adliyede görevli polis memuruna göstererek avukat olup olmadığını sorduğu, polis memurlarının da sanıktan kimlik istediğinde, avukat olmadığını beyan ettiği, bu şekilde sanığın dolandırıcılığa teşebbüs suçunu işlediği iddia edilen olayda;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmekte olup, somut olayda; sanığın katılan ve müştekiden herhangi bir para talep etmediğini savunması, müşteki ...nin aşamalardaki beyanlarında sanığın kendisinden ekonomik bir talebinin olmadığını ifade etmesi, katılan ..."ın soruşturmada aşamasındaki beyanında sanığın kendisinden maddi bir şey istemediğini belirtmesine rağmen kovuşturma aşamasında ise "bizden avukatlık ücretini daha sonra tahsil edeceğini söyledi" şeklinde beyanda bulunması, mahkemece dolandırıcılık suçunun unsurlarının oluşup oluşmadığının belirlenmesi amacıyla bu çelişkinin giderilmemiş olması karşısında;
Katılan ... ve müşteki ...nin yeniden beyanları alınarak, sanığın kendilerinden herhangi bir maddi menfaat talebinde bulunup bulunmadığı sorulup, beyanlar arasındaki çelişkinin giderilmesi, buna göre dolandırıcılık suçunun unsurlarının karar yerinde tartışılması sonucunda göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ile yazılı şekilde mahkumiyet hükmünün tesisi,
Kabule göre de;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2007/10-108 E., 2007/152 K. sayılı ilamında da belirtildiği gibi yasa koyucunun ayrıca adli para cezası öngördüğü suçlarda, hapis cezasının alt sınırdan tayini halinde mutlak surette adli para cezasının da alt sınırdan tayini gerektiği yönünde bir zorunluluk bulunmamasına rağmen, yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin adli para cezasının alt sınırın üzerinde 30 tam gün olarak tayin edilmesi;
Kanuna aykırı olup, O yer C.Savcısının temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca, hükmün BOZULMASINA, 01/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
