Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;
Davacı, mirasbırakanları A. S. Y."ın mirasçıdan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak; hiç bir makul sebebi yokken 273 ada 11 ve 13 sayılı; 237 ada 3 sayılı parsellerin çıplak mülkiyetin mirasbırakanın çocuğu olmadığı için eşi H. H."ye temlik ettiğini, H.H."nin ölümüyle davalıların mirasçı olarak kaldıklarını ileri sürerek miras payları oranında tapu iptal-tescil istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, iddianın kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, bir kısım davalılar vekilleri tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 25.10.2011 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı S. B. vekili Avukat ., davalı M. B. vd. vk Av.... . geldiler, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz eden davalılar ve temyiz edilenler vekili Avukat gelmediler, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ....tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: Dava ve birleştirilerek görülen dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup, Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Gerçektende, miras bırakan tarafından, çekişme konusu taşınmazların davalıların murisi H. H."ye yapılan temlikinin, mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu duraksamaya yer bırakmayacak şekilde belirlenmek ve benimsenmek suretiyle, davanın kabul edilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Bu hususa yönelik davalıların temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.Ancak, davadaki isteğin davacıların miras payına ilişkin bulunduğu, Miras bırakanın kardeşi A. H."nin davada yer almadığı halde, 1086 sayılı HUMK"nun 74.maddesi (Yeni 6100 Sayılı HMK"nun 26. maddesi) hükmü gözardı edilerek, çekişme konusu taşınmazlarda, dava dışı mirasçı A. H."nin miras payı karşılığınında iptal edilerek, davacılara maledilmesi suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
Diğer taraftan, kabule göre de, 1086 sayılı HUMK"nun 275. maddesi ( Yeni 6100 Sayılı HMK"nun 266. maddesi) hükmünde; Mahkemenin, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verebileceği, Hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişi dinlenemeyeceği öngörülmüş olup, bu husus gözardı edilerek, hakimin kendisinin çözümlemekle mükellef olduğu konuda hukukçu bilirkişi tetkikatı yaptırılmasının da doğru olduğu söylenemez.
Hal böyle olunca, yukarıda açıklandığı üzere, davacıların miras payları oranında iptal ve tescile karar verilmesi gerekirken, istek aşılmak suretiyle dava dışı mirasçının payın da kapsayacak biçimde yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru değildir Davalıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedene hasren (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesine göre) HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.12.2010 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 825.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenlerden alınmasına, 25.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.