Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, miras bırakan babası H.. T."in 1023 parsel sayılı tek parça taşınmazını akrabası olan davalı M. A., onun da murisin 2. eşi olan diğer davalıya satış suretiyle devrettiğini, temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapunun iptali ile mirasçılar adına tescile karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, murisin sağlığında tüm malvarlığını çocuklarına dağıttığını, temliklerin bedeli karşılığı yapıldığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
Davanın kabulüne dair verilen karar, Dairece; “... Miras bırakanın denkleştirme amacıyla hareket ettiğinin ve davacıya da mal ve hak verildiğinin savunulduğu, ne varki mahkemece bu hususta herhangi bir araştırma yapılmadığı, bu durumda, miras bırakandan tüm mirasçılarına intikal eden taşınır taşınmaz mallar ve hakların araştırılması, tapu kayıtları ve varsa öteki delil ve belgelerin mercilerinden getirtilmesi, her bir mirasçıya nakledilen malların ve hakların nitelikleri ve değerleri hakkında uzman bilirkişiden rapor alınması, böylece murisin değinilen anlamda bir paylaştırma kastının bulunup bulunmadığının açıklığa kavuşturulması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği ” hususlarına değinilerek bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyulup davanın kısmen kabulü suretiyle tenkise karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve mirasçılar adına tescil isteğine ilişkindir.
Hükmüne uyulan bozma ilamında uyuşmazlığın niteliği vurgulanmak suretiyle izlenmesi gereken yol açıkça belli edilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulduğuna göre, tarafları lehine usulü kazanılmış hak doğacağı kuşkusuzdur.
Ne varki; mahkemece bu temel usul kuralı gözardı edilerek bozma kararını karşılar şekilde gerekli araştırma ve soruşturmanın yapılmadığı, özellikle paylaştırma iddiasında bulunan davalı Z.. T. tarafından dosya arasına sunulan ve hakim havalesi ile tarih yeralmayan dilekçede bir kısım parsel numaraları belirtilerek satılan kişiler gösterildiği halde bildirilen taşınmazlar yönünden bozmaya uygun bir araştırma ve ve soruşturmanın yapılmadığı görülmektedir.
Hal böyle olunca; davalı Z.."nın dosya arasına sunduğu dilekçesinde bildirdiği parsellerin tedavüllü tapu kayıtlarının ve dayanak resmi akitlerinin ilgili mercilerden getirtilmesi, bozma ilamında değinilen ilkeler doğrultusunda miras bırakana ait olupta her bir mirasçıya nakledilen taşınmaz bulunup bulunmadığının irdelenmesi, her bir mirascıya verilen yer bulunması halinde bu taşınmazlar başında keşif yapılarak değerleri hususunda uzman bilirkişiden rapor alınmak suretiyle davacılara yapılan temliklerin, dava dışı mirasçılara yapılan temliklere göre makul ve hoşgörü sınırları içinde olup olmadığının belirlenmesi, toplanacak delillerin toplanan delillerle birlikte değerlendirilerek miras bırakanın gerçek irade ve amacının duraksamaya yer vermeyecek biçimde açıklığa kavuşturulması ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru olmadığı gibi, bozmada belirtilen uzman bilirkişiden rapor alınması hususundaki gerekçe hatalı değerlendirilerek, davacı tarafın tenkis isteği olmadığı halde bilirkişilerden tenkis hesaplaması yönünde rapor alınmak suretiyle tenkise karar verilmiş olması da isabetsizdir. Kabule göre de; hüküm altına alınan saklı pay miktarına kısa kararda faiz yürütülmediği halde, gerekçeli kararda faize de hükmedilmiş olması da yerinde değildir. Davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün 12.01.2011 tarihinde kabul edilen ve 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.