Yanlar arasında görülen tapu iptali-tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali, olmadığı taktirde tenkis istekleri ile açılmış yargılama sırasında davacı vekili muris adına tescil istediklerini bildirmiştir.
Davalı taraf iddianın genişletilmesi yasağından bahisle buna karşı çıkmıştır.
Hemen belirtmek gerekir ki; tapu kaydına dayanılarak açılan bir iptal davasında, ayrıca tescil isteğinde bulunulmamış olması iptal davasının reddi için başlı başına bir sebep teşkil etmez. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, iptal isteminin tescili kapsamadığı gözetilerek davacıya, ayrıca tescil davası açması için imkan tanımak ve dava açılması halinde her iki dava birleştirilerek karara bağlanmaktan ibarettir. Değişik anlatımla sadece iptal davasının kabulüne ve tapunun iptaline karar verilmesi, tapulu bir taşınmazın sicil dışı (kayıtsız) kalması sonucunu doğurur ki, böyle bir uygulama, devletin bütün taşınmazların hukuki ve geometrik durumlarını belirleyerek sicile bağlama yolunda benimsediği-dolu pafta sistemi-genel ilke ile bağdaşmaz. Ne varki, davacı iptal değil, sadece tescil isteğinde bulunmuş ise Yargıtayın yerleşmiş ve kurallaşmış uygulamalarına göre, tescil isteği tapu sicilinde mevcut eski kaydın iptali isteğini de kapsadığı gözetilerek davacının ayrıca tapu kaydının iptalini de dava etmesine gerek yoktur. (YHGK 11.11.1983 Tarih, 981/8-80 Esas, 983/1162 Sayılı Kararı.)
Somut olayda, yöntemine uygun bir ıslah söz konusu olmadığı gibi yukarıda değinilen biçimde açılmış bir tescil davası da yoktur. O halde davacı tarafa tescil davası açması için önel verilmesi açtığı taktirde eldeki dava ile birleştirilmesi ondan sonra işin esası incelenmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Kabule göre de, mahkemece karar verilerek dosyadan el çekildiği halde düzeltme adı altında hüküm sonucunun değişmesine neden olacak şekilde kararın değiştirilmesi doğru olmadığı gibi mirasbırakan tarafından yapılan pay temliki gözetilmeksizin taşınmazların tüm payları üzerinden harç ve vekalet ücreti taktiri de doğru değildir.
Davalıların, bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.