

Esas No: 2019/2837
Karar No: 2019/4524
Karar Tarihi: 30.04.2019
Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2019/2837 Esas 2019/4524 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan şüpheli ... hakkında yürütülen soruşma evresi sonucunda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 22/10/2018 tarihli ve 2017/108077 soruşturma, 2018/78429 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin mercii İstanbul 10. Sulh Ceza Hâkimliğinin 27/11/2018 tarihli ve 2018/6495 değişik iş sayılı kararı aleyhine yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 08/03/2019 gün ve 94660652-105-34-829-2019-Kyb sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 18/03/2019 gün ve 2019/27343 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
5271 sayılı Kanun’un 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanun’un 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanun’un kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanun’un 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar nazara alındığında,
Dosya kapsamına göre..."un babası ..."un vesayetini talep etmesi üzerine İstanbul Anadolu 11. Sulh Hukuk Mahkemesince 2013/84 esas sayılı dosyası üzerinden müşteki ..."un hesabına bloke konulduğunun, yetkisizlik kararı ile dosyanın Bakırköy 3. Sulh Hukuk Mahkemesine gönderildiğinin ve bu mahkemenin 2013/1711 esas ve 05/09/2013 tarihli yazısı ile müştekinin maaş hesabına konulan tedbirin kaldırılmasına dair yazı yazıldığının, müşteki vekili tarafından sunulan dilekçede yazı üzerine bankaca tedbirin kaldırıldığının ancak yeni bir tedbir kararı olmadan maaşa tedbir konulduğunun belirtilmesi, bankanın 16/03/2018 tarihli yazısında 05/09/2013 tarihli tedbir kaldırma yazısının bankaya tebliğ edilmediğinin bildirilmesi, yürütülen soruşturma sırasında 15/03/2018 tarihinde tedbirin kaldırıldığının anlaşılması karşısında; sanığın bankadaki maaş hesabı bilgileri yeniden araştırılarak tedbir işleminin safahatının açıklığa kavuşturulması, şikayet konusu fiil bakımından Bakırköy 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/1711 esas sayılı dosyası usulünce celp edilip incelenerek 05/09/2013 tarihli tedbir kaldırma yazısına ilişkin tebligat ve zimmet bilgilerinin araştırılması, tespit edilecek şüphelilerin ifadelerine başvurulması ve soruşturmanın buna göre sonuçlandırılması gerektiği gözetilmeden, yapılan eksik soruşturma sonucu verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Müşteki vekilinin dilekçe içeriğinde ; müştekinin kısıtlanmasına yönelik süre gelen dava da sulh ceza hakimliği tarafından maaş hesabı üzerine konan tedbir, itiraz üzerine 2013 yılında kaldırılmasına rağmen banka tarafından 4 yıl sonra 2017 yılında sebepsiz şekilde yeniden tedbir kararı konularak müştekinin maaşını çekmesinin engellendiği , bu şekilde mağdur edildiği ve kısıtlamanın sebebi konusunda bilgilendirilmediklerini belirttiği, banka görevlisi şüphelinin ise; müştekinin şikayetine cevaben mahkemeden gelen tedbir kaldırma kararının tebliği ile ilgili sorundan dolayı haberdar olmayarak tebdir kararı koyduklarını ve mahkemeden gereken teyidi aldıktan sonra tedbiri kaldırdıklarını yazı cevabında bildirdiği nazara alındığında ; ortada maddi bir zarar olmadığı gibi , şüpheli banka görevlisinin TCK"nın 155/2 maddesinde düzenlenen suçun unsurlarına veya başkaca suçlara vücut veren herhangi bir eyleminin de bulunmadığı ,ortada tevdi olunan ve başka şekilde kullanılan bir para vs. eşya olmadığı , iddia konusu suçun unsurları itibariyle oluşmadığı gibi, müştekinin yazısına istinaden düzenlenen cevabi yazıda imzası bulunan şüphelinin suç işleme kastını ortaya koyan herhangi bir delilinde bulunmadığı belirlenmekle, itirazın reddi yönündeki kararda bir isabetsizlik görülmediğinden, İstanbul 10. Sulh Ceza Hâkimliğinin 27/11/2018 tarih ve 2018/6495 değişik iş sayılı kararına yönelik yapılan kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 30/04/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Kurumsal
