Çocuğu öldürmeye teşebbüs - Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2016/4852 Esas 2017/725 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Ceza Dairesi
Esas No: 2016/4852
Karar No: 2017/725
Karar Tarihi: 08.03.2017

Çocuğu öldürmeye teşebbüs - Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2016/4852 Esas 2017/725 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Mahkeme, sanığın bir çocuğu öldürmeye teşebbüs suçunu işlediğine hüküm vermiş ve TCK'nun 82/1-e, 35, 62, 53/1, 58/6,7. maddeleri uyarınca 10 yıl 10 ay hapis cezası verilmiştir. Ancak Adana Adli Tıp Şube Müdürlüğü'nün yetersiz raporu nedeniyle mağdurdaki yaraların niteliği ve hayati tehlikeye neden olan faktörler açıkça belirtilmemiştir. Ayrıca, ilk haksız hareketin kaynak kişisi belli değildir ve sanığın haksız tahrik hükümlerinin uygulanması için gereken indirimi almadığı da belirtilmiştir. Anayasa Mahkemesi'nin kararı da düşünüldüğünde, sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Teşebbüs hükümlerine uygun olarak cezanın belirlenmesi gerektiği ve makul bir ceza belirlenmesi gerektiği de belirtilmiştir. Kararda, TCK'nun 29, 35 ve 53. maddelerine atıfta bulunulmuştur.
1. Ceza Dairesi         2016/4852 E.  ,  2017/725 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Çocuğu öldürmeye teşebbüs
    HÜKÜM : TCK.nun 82/1-e, 35, 62, 53/1, 58/6,7. maddeleri uyarınca 10 yıl 10 ay hapis cezası.



    Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık ..."in 18 yaşından küçük olan mağdur ..."e yönelik eyleminin sübutu kabul, cezayı azaltıcı takdiri indirim sebebi takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle değerlendirilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bozma nedenleri dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiinin lehe hükümlerin uygulanması gerektiğine yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine,
    Ancak;
    1-) Adana Adli Tıp Şube Müdürlüğü"nün 20.11.2014 tarihli ve 2014/10752 sayılı raporunda, mağdura isabet eden bıçak darbelerinin sırt sağda skapula altında ve karın solda yaralanmaya yol açtığı ve mağdurda oluşan pnömotoraks nedeniyle hayati tehlike geçirdiği belirtilmiş ise de, her bir yaranın niteliği, iç organlarda yaralanma oluşturup oluşturmadığı ve ayrı ayrı hayati tehlikeye neden olup olmadığının açıkça belirtilmemesi karşısında; mağdurun tüm tedavi evrakları ve grafileri getirtilmeden, dosyanın Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas kuruluna gönderilerek yaraların niteliği, iç organlarda hasar oluşturup oluşturmadığı ve ayrı ayrı hayati tehlikeye neden olup olmadığı yönünde rapor aldırılmadan, rapor sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden, yetersiz rapora dayanılarak eksik soruşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
    2-) İlk haksız hareketin kimden kaynaklandığının tam olarak belli olmaması ve sanığın olayın başlangıcında mağdurun kendisine hakaret ettiğine dair aksi ispat edilemeyen savunması karşısında, oluşan şüpheli durum sanık lehine yorumlanarak haksız tahrik hükümlerini düzenleyen 5237 sayılı TCK"nun 29. maddesi uyarınca sanık hakkında asgari oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesi suretiyle fazla ceza tayini,
    3-) Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih, 2014/140 E. ve 2015/85 K. sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK"nun 53. maddesinin iptal edilen bölümleri nazara alındığında, sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
    4-) Kabule göre de; Teşebbüs hükümlerini düzenleyen 13 yıl ile 20 yıl arasında hapis cezası öngören TCK"nun 35. maddesinin uygulanması sırasında meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı dikkate alınarak makul bir ceza belirlenmesi gerektiği gözetilmeyerek hiç isabet olmaması durumunda uygulama olanağı bulunan alt sınırdan uygulama yapılmak suretiyle eksik ceza tayini,
    Bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün CMUK"nun 321. maddesi uyarınca tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak BOZULMASINA, 08/03/2017 gününde oybirliği ile karar verildi.








    Hemen Ara

    Whatsapp ile görüş