15. Ceza Dairesi 2020/1557 E. , 2020/9220 K.
"İçtihat Metni"
Dolandırıcılık suçundan meçhul şüpheli hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 03/05/2018 tarihli ve 2018/75340 soruşturma, 2018/37474 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın süresinden sonra yapıldığından bahisle reddine ilişkin İstanbul 7. Sulh Ceza Hakimliğinin 03/10/2019 tarihli ve 2019/4171 değişik iş sayılı kararı aleyhine, Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 10/03/2020 gün ve 94660652-105-34-20364-2019 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 19/03/2020 gün ve 2020-35191 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Dosya kapsamına göre, şüpheli hakkında verilen kararın, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun “Vekile ve kanuni mümessile tebligat” başlıklı 11. maddesindeki “Vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır.” şeklindeki düzenleme gereğince müşteki vekiline, 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 21. maddesi gereğince "...adresin kapalı olması sebebiyle en yakın komşudan sorulmuş, muhattabın dışarıya gittiği beyan edilmiş..." şeklindeki kayıt ile 2 nolu haber kağıdı kapıya yapıştırıltıktan sonra, evrak da ilgili muhtara bırakılmak suretiyle 16/05/2018 günü tebliğ edilip, beyanda bulunan ve haber bırakılan komşu ismi tespit edilmeksizin tebliğ işlemi tamamlandığı anlaşılmakta ise de; Yargıtay 12.Ceza Dairesinin 19/09/2018 tarihli ve 2016/12791 esas, 2018/8413 karar sayılı ve 3. Hukuk Dairesinin 11/02/2019 tarihli ve 2017/5224 esas, 2019/901 karar sayılı ilamlarında belirtildiği üzere, beyanda bulunan komşunun açık kimliğinin tebliğ mazbatasında gösterilmediği durumda, tebliğ memurunun gerçekten muhatabın adresine gittiği fakat bulamadığı hususunun belgelenmediği, yapılan işlemin tebliğ memurunun soyut beyanından ibaret kaldığı ve tebligattan haberdar edilen kişi sadece imzadan imtina etme hakkına sahip olup, isim vermekten imtina edemeyeceğinden bu haliyle müşteki vekiline yapılan tebligatın usulsüz olduğu ve kararın kesinleşmediği anlaşılmakla, müşteki vekilinin 26/09/2019 tarihli dilekçesiyle yaptığı itirazın süresinde olduğu gözetilmeden, işin esasına yönelik inceleme yapılması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi gereğince İstanbul 7. Sulh Ceza Hakimliğinin 03/10/2019 tarihli ve 2019/4171 değişik iş sayılı kararı kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Kanun yararına bozmaya atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden, itirazın reddine ilişkin İstanbul 7. Sulh Ceza Hakimliğinin 03/10/2019 tarihli ve 2019/4171 değişik iş sayılı kararının , 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi gereğince BOZULMASINA, aynı maddenin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca müteakip işlemlerin mahallinde merciince yerine getirilmesine, 05/10/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.