15. Ceza Dairesi 2020/1204 E. , 2020/9222 K.
"İçtihat Metni"
Resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 26/02/2019 tarihli ve 2018/180795 soruşturma, 2019/23090 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin mercii Ankara 8. Sulh Ceza Hâkimliğinin 30/09/2019 tarihli ve 2019/3406 değişik iş sayılı kararı aleyhine, Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 24/01/2020 gün ve 94660652-105-06-18287-2019 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 04/02/2020 gün ve 2020-14398 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 160. maddesinde yer alan “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” şeklindeki düzenleme karşısında, Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu nazara alındığında;
Somut olayda, şüpheli tarafından imzalanmak suretiyle müştekiye verilen suça konu çekin bankaya ibraz edilmesi üzerine, çekteki imza ile şüphelinin imzasının uyumsuz olduğundan bahisle şerh düşülerek karşılıksızdır işlemi yapılmaması nedeniyle, şüphelinin kasten farklı imzalar kullanmak suretiyle sebebiyet verdiği iddiası ile yapılan soruşturma neticesinde, 25/02/2019 tarihli bilirkişi raporunda imzanın şüpheliye ait olduğunun belirtilmesi ve şüphelinin de ifadesinde imzaları kendisinin attığını beyan etmesi nedeniyle kamu davası açılmasına yarar yeterli delil elde edilmediğinden bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de; müştekinin şikayetinde ayrıca, imza uyumsuzluğu kaydının şüphelinin talebi ile düşüldüğünü bildirmesi karşısında, bilirkişi raporu ile şüphelinin ifadesinden imzanın şüpheliye ait olduğunun belirlenmesi halinde bu defa nasıl ve ne şekilde imza uyumsuzluğu şerhinin düşüldüğü hususunda delillerin toplanması gerektiği, şikayet dilekçesinde değinilen, şüphelinin talebi ile böyle bir kaydın düşülüp düşülmediği hususunun tespit edilerek, sonucuna göre gereğinde imza uyumsuzluğu şerhini düşen ve müştekinin mağduriyetine sebebiyet veren banka görevlileri hakkında da soruşturma yapılarak, böyle bir durumda borcunun muaccel olmasını geciktiren şüphelinin bu şekilde de menfaat temin etmiş olabileceği gözetilerek hukuki durumun takdir ve tayini gerektiğinden, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Aralarında ticari ilişki nedeniyle şüpheli tarafından imzalanmak suretiyle müştekiye verilen suça konu çekin bankaya müşteki tarafından takasla ibraz edilmesi üzerine, çekteki imza ile şüphelinin imzasının uyumsuz olduğundan bahisle şerh düşülerek karşılıksızdır işlemi yapılmaması nedeniyle, şüphelinin kasten farklı imzalar kullanmak suretiyle senede bağlı icra takibi yapamamasına sebebiyet verdiği iddiası ile yapılan soruşturma neticesinde, 25/02/2019 tarihli bilirkişi raporunda imzanın şüpheliye ait olduğunun belirtilmesi ve şüphelinin de ifadesinde imzaları kendisinin attığını beyan etmesi nedeniyle kamu davası açılmasına yarar yeterli delil elde edilmediğinden bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de; müştekinin şikayetinde ayrıca, imza uyumsuzluğu kaydının şüphelinin bankaya yazılı talebi ile düşüldüğünü bildirmesi karşısında, bilirkişi raporu ile şüphelinin ifadesinden imzanın şüpheliye ait olduğunun belirlenmesi halinde bu defa nasıl ve ne şekilde imza uyumsuzluğu şerhinin düşüldüğü hususunda delillerin (bahsi geçen yazı ve imza sirküleri getirtilerek) toplanması gerektiği, şikayet dilekçesinde değinilen, şüphelinin talebi ile böyle bir kaydın düşülüp düşülmediği hususunun tespit edilerek, sonucuna göre gereğinde imza uyumsuzluğu şerhini düşen ve müştekinin mağduriyetine sebebiyet veren banka görevlileri hakkında da soruşturma yapılarak, böyle bir durumda borcunun muaccel olmasını geciktiren şüphelinin bu şekilde de menfaat temin etmiş olabileceği gözetilerek soruşturma yapılması gerektiğinden kanun yararına bozmaya atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden, itirazın reddine ilişkin Ankara 8. Sulh Ceza Hâkimliğinin 30/09/2019 tarihli ve 2019/3406 değişik iş sayılı kararının , 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi gereğince BOZULMASINA, aynı maddenin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca müteakip işlemlerin mahallinde merciince yerine getirilmesine, 05/10/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.