

Esas No: 2021/1512
Karar No: 2022/2010
Karar Tarihi: 23.05.2022
Danıştay 9. Daire 2021/1512 Esas 2022/2010 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 9. Daire Başkanlığı 2021/1512 E. , 2022/2010 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 2021/1512
Karar No : 2022/2010
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı-…
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Danışmanlık ve Pazarlama A.Ş.
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Davacı şirket adına, kısmi bölünme suretiyle yeni bir şirket kurulması sırasında, maddi duran varlıklar yeniden değerleme artışlarının işletmeden çekildiği ve geçmiş yıl karlarının ortaklara dağıtıldığından bahisle, takdir komisyonu kararına dayanılarak, 2012/Haziran dönemi için re'sen tarh edilen bir kat vergi ziyaı cezalı gelir (stopaj) vergisinin kaldırılması kaldırılması istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararıyla; davacının 2012 yılı matrahının tespiti için 21/12/2017 tarihinde takdir komisyonuna sevk edildiği ve bu sevk işleminden sonra düzenlenen … tarih ve … sayılı vergi tekniği raporuna dayanılarak takdir komisyonunun 09/08/2018 tarihli kararı ile belirlenen matrah farkı üzerinden dava konusu tarhiyatın yapıldığı; matrah takdiri amacı dışında, zamanaşımını durdurma saikiyle takdir komisyonuna başvurulduğundan, ortada bir takdir komisyonu kararının bulunmasının, tarhiyatın, söz konusu rapora göre yapıldığı gerçeğini değiştirmediği ve 2012 yılı için beş yıllık zamanaşımı süresi geçirildikten sonra düzenlenen 11/07/2018 tarihli rapora dayanan vergi ceza ihbarnamelerinin 15/08/2018 tarihinde davacıya tebliğ edildiği görüldüğünden, zamanaşımına uğrayan dava konusu vergi ziyaı cezalı gelir (stopaj) vergisinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu cezalı tarhiyatın kaldırılmasına karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Davacı şirketin 21/12/2017 tarihinde takdir komisyonuna sevk edilmesiyle 2012 yılına ilişkin vergi ve cezalar açısından 2013 yılı başından itibaren işlemeye başlayan beş yıllık tarh zamanaşımı süresinin durduğu ve duran zamanaşımı süresinin, komisyon kararının vergi dairesine tevdi edildiği tarihi takip eden günden itibaren kaldığı yerden işlemeye devam edeceği dikkate alındığında, 09/08/2018 tarihli takdir komisyonu kararları uyarınca tarh edilerek 15/08/2018 tarihinde davacıya tebliğ edilen uyuşmazlık konusu vergi ve vergi ziyaı cezaları tarh zamanaşımına uğramadığının görüldüğü, dava dosyasının incelenmesinden; davacı şirketin kısmi bölünme işlemlerinin kurumlar vergisi ve kar dağıtımına bağlı gelir (stopaj) vergisi yönünden incelenmesi sonucunda düzenlenen … tarih ve … sayılı vergi tekniği raporuna göre, davacının … tarih ve … numaralı yönetim kurulu kararı ile fide ve çiçek üretim faaliyetine ilişkin bilançosunda yer alan aktif ve pasif varlıklarını kısmi bölünme yolu ile yeni kurulacak olan … Çiçek Üretim ve Ticaret Anonim Şirketine sermaye olarak koyma kararı aldığı, kısmi bölünme işlemini … tarih ve … numaralı yevmiye maddesi ile yasal defter kayıtlarına intikal ettirdiği, kısmi bölünme neticesinde yeni kurulan şirket hisselerinin mükellef kurum ortaklarına hisseleri oranında verileceği, eş anlı olarak 22.170.000,00-TL tutarında sermaye artırım ve azaltımına gidileceği, artırılan sermayenin geçmiş yıl karları hesabından karşılanacağının kararlaştırıldığı, idarece davacının sermaye azaltımına gitmesi sırasında azaltılan sermayenin öncelikle kurumlar vergisine ve vergi sonrası dağıtılan kazancın ise kar dağıtımına bağlı vergi kesintisine tabi tutulacak hesaplardan karşılanması, sonra sadece kar dağıtımına bağlı vergi kesintisine tabi tutulacak hesapların kullanılması, son olarak ise işletmeden çekilmesi halinde vergilendirilmeyecek ayni ve nakdi sermayenin kullanılması sıralamasına riayet edilmesi gerektiği, devralan şirkette yapılacak sermaye artışında bilançonun pasif kalemine ilişkin tutarın yeni kurulan şirketin sermayesinin bir unsuru olarak yer alması ve ayrı şekilde görülmesi şartıyla bu işlemin işletmeden çekiş olarak değerlendirilmeyeceği ve vergiye tabi tutulmayacağı, davacının kısmi bölünme neticesinde sermaye azaltımına ilişkin sıralamaya uymadığı ve yeni kurulan şirketin kayıtlarında yer alan hesaplarda, davacı kurumdan sermaye olarak gelen tutarlara ayrı bir şekilde yer verilmediği, sermayeye eklenen 2.134.253,00-TL'nin tutarındaki maddi duran varlıklar yeniden değerleme artışı olduğu ve şirketin sermaye azaltımı yapması sebebiyle işletmeden çekildiğinin kabulü ile işletmeden çekilen 2.134.253,00-TL üzerinden hesaplanan kurumlar vergisi tutarı düşüldükten sonra kalan tutarın brüte iblağ edilerek üzerinden gelir (stopaj) vergisi hesaplanarak muhtasar beyanname ile beyan etmesi gerektiği, ayrıca gerçekleştirilen kısmi bölünme işlemi dolayısıyla yapılan 22.170.000,00-TL tutarındaki sermaye azaltımının geçmiş yıl karlarından oluştuğu ve bu tutardan 2.134.253,00-TL tutarındaki maddi duran varlıklar yeniden değerleme artışlarından düşülmesi sonucu bulunan 20.035.746,80-TL'nin mükellef kurumun tamamının gerçek kişilerden oluşan ortaklarına dağıtılan net kar payı niteliğinde olduğu ve brüte iblağ edilerek üzerinden gelir (stopaj) vergisi hesaplanarak muhtasar beyanname ile beyan etmesi gerektiği halde gelir vergisi tevkifatı yapılarak beyan edilmediğinden 2012/Haziran dönemi gelir (stopaj) vergisi için 25.580.175,72-TL matrah farkı hesaplandığının belirtilmesi üzerine, takdir komisyonu kararı uyarınca davacı şirket adına dava konusu cezalı tarhiyatın yapıldığının anlaşıldığı; olayda vergi tekniği raporunda yer verilen tespitler uyarınca davacı hakkında vergi ziyaı cezalı gelir (stopaj) vergisi tarhiyatı yapılmış ise de; gerek davacının sermaye azaltımına gitmesi neticesinde öncelikle kurumlar vergisine ve vergi sonrası dağıtılan kazancın ise kar dağıtımına bağlı vergi kesintisine tabi tutulacak hesaplardan karşılanması, sonra sadece kar dağıtımına bağlı vergi kesintisine tabi tutulacak hesapların kullanılması, son olarak ise işletmeden çekilmesi halinde vergilendirilmeyecek ayni ve nakdi sermayenin kullanılması sıralamasına uyulması gerektiğine ilişkin herhangi bir yasal düzenlemenin bulunmaması, gerekse 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 19. maddesinin 3. fıkrasının (b) bendi ve aynı Kanunun 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca kısmi bölünme işlemlerinden doğan kârların vergilendirilmeyeceği belirtildiğinden, 5520 sayılı Kanunun 19. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan, kısmî bölünmede devredilen varlıklara karşılık edinilen devralan şirket hisselerinin, devreden şirkette kalabileceği gibi doğrudan bu şirketin ortaklarına da verilebileceği hükmüne uygun olarak devrolunan şirket hisselerinin, davacı şirketteki payları nispetinde ortaklara dağıtıldığı, dolayısıyla ortakların servet değerlerinde herhangi bir artışın meydana gelmediği, ortaklara bir kar aktarımının söz konusu olmadığı görüldüğünden, davacı adına tarh edilen dava konusu bir kat vergi ziyaı cezalı gelir (stopaj) vergisinde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varıldığı ve davanın kabulü yolundaki Mahkeme kararında sonucu itibarıyla yasal isabetsizlik görülmediği ve istinaf dilekçesinde ileri sürülen iddiaların, sözü geçen kararın kaldırılmasını sağlayacak durumda bulunmadığı gerekçesiyle, davalının istinaf başvurusunun gerekçeli reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacı hakkında düzenlenen vergi tekniği raporunda, kısmi bölünme işlemi neticesinde ortaklara dağıtıldığı tespit edilen işletmeden çekilen tutarlar ile geçmiş yıl karları için hesaplanan gelir (stopaj) vergisinin, davacı adına tarh edilmesi gerektiğinin açıklandığı, takdire sevk ile birlikte tarh zamanaşımının durduğu, yapılan işlemlerin hukuka uygun olduğu iddialarıyla kararın bozulması istenilmektedir
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Yasal dayanaktan yoksun olan temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … 'İN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davalının temyiz isteminin reddine,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle kabulüne ilişkin Vergi Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun gerekçeli reddi yolundaki … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:… K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3.2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın … Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 23/05/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.
