Danıştay 6. Daire 2019/14436 Esas 2022/5775 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
6. Daire
Esas No: 2019/14436
Karar No: 2022/5775
Karar Tarihi: 17.05.2022

Danıştay 6. Daire 2019/14436 Esas 2022/5775 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2019/14436 E.  ,  2022/5775 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    ALTINCI DAİRE
    Esas No : 2019/14436
    Karar No : 2022/5775


    TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı
    VEKİLİ : Av. ….

    KARŞI TARAF (DAVACI) : …
    VEKİLLERİ : Av. …

    İSTEMİN KONUSU : …. İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:.. sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: İstanbul ili, Başakşehir ilçesi, …, … ada, … sayılı parselde yer alan taşınmaza, yürürlükteki 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planında "Dini Tesis Alanı" fonksiyonu verildiği, taşınmazın öncelikle dini tesis alanı fonksiyonundan çıkarılması, bu mümkün değilse kamulaştırılması ya da idareye ait başka bir taşınmazla trampa edilmesi istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin … tarihli, … sayılı işlemin iptali istenilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Dava konusu işlemin iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararının Danıştay Altıncı Dairesinin 28/11/2016 tarih ve E:2016/2028, K:2016/7732 sayılı kararıyla bozulması üzerine, bozma kararına uyularak dava konusu işlemin 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planlarında değişiklik yapılması isteminin reddi yolundaki kısmına ilişkin olarak, "Planlama süreci ve plan bütünlüğü açısından şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına, kamu yararına ve hukuka uygun olduğu" gerekçesiyle davanın reddine, dava konusu işlemin kamulaştırma ya da trampa isteminin reddine ilişkin kısmının ise, "Uyuşmazlığa konu taşınmazdaki tasarruf imkanının mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde kısıtlandığı, davalı idarece sadece planlara ilişkin değerlendirmede bulunulduğunun anlaşıldığı, mevzuat gereğince taşınmaz üzerinde tasarruf hakkı kısıtlanan davacının mağduriyetinin taşınmazın kamulaştırılması ve/veya bedelinin ödenmesi suretiyle karşılanması gerekitiği, aksi yönde tesis eden işlemin bu kısmında hukuka uyarlık bulunmadığı" gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Dava konusu taşınmazın yürürlükteki imar planlarında dini tesis alanı fonksiyonunda bırakılmasıyla ilgili idarelerine bir sorumluluk yüklenemeyeceği, sorumluluğun ilgili planları hazırlayan ve onaylayan ilgili belediyelerde olduğu ileri sürülmektedir.
    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

    DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
    İNCELEME VE GEREKÇE:
    MADDİ OLAY :
    Davacının mülkiyetinde bulunan, "İstanbul ili, Başakşehir ilçesi, ... ada, … sayılı parsel"de yer alan taşınmazın, … onay tarihli 1/1000 ölçekli Altınşehir 1. Etap Uygulama İmar Planı ve 1/5000 ölçekli Güvercintepe Nazım İmar Planında "Dini tesis alanı" olarak belirlendiğinden bahisle taşınmazın öncelikle dini tesis alanı fonksiyonundan çıkarılması, bu mümkün değilse kamulaştırılması ya da idareye ait başka bir taşınmazla trampa edilmesi istemiyle davalı idareye 07/12/2013 tarihli dilekçeyle başvurulduğu, anılan başvurunun, taşınmazın 20/09/2013 tarihli Bakanlık Oluru ile sınırları güncellenen rezerv yapı alanı içerisinde yer aldığı, rezerv yapı alanı olarak belirlenen alanda master plan çalışmalarına başlanarak ön master plan onayının gerçekleştirildiği, rezerv yapı alanına ilişkin 1/5000 ve 1/1000 ölçekli planlama çalışmalarının sonraki aşamalarda ele alınarak ayrıntılı olarak inceleneceği, anılan taşınmazla ilgili belediyelerin onayladığı imar planları ile getirilmiş plan kararlarının korunması ya da değiştirilmesine ilişkin hususların master plan çalışmasından sonra yapılacak alt ölçekli plan çalışmalarında belirlenebileceğinden parsele yönelik herhangi bir değerlendirme yapılamadığı gerekçesiyle reddine ilişkin … tarihli, … sayılı işlemin tesis edilmesi üzerine bakılan dava açılmıştır.
    İLGİLİ MEVZUAT :
    6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun'un 1. maddesinde, Kanun'un amacının, afet riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek üzere iyileştirme, tasfiye ve yenilemelere dair usul ve esasları belirlemek olduğu belirtilmiş, 2. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde, "Rezerv yapı alanı", Kanun uyarınca gerçekleştirilecek uygulamalarda yeni yerleşim alanı olarak kullanılmak üzere, TOKİ’nin veya İdarenin talebine bağlı olarak veya re'sen, Maliye Bakanlığının uygun görüşü alınarak Bakanlıkça belirlenen alanlar olarak tanımlanmıştır.
    Aynı Kanunun 6. maddesinde; "....(5) Bakanlık; a) Riskli yapılara, rezerv yapı alanlarına ve riskli yapıların bulunduğu taşınmazlara ilişkin her tür harita, plan, proje, arazi ve arsa düzenleme işlemleri ile toplulaştırma yapmaya,
    (6) Bakanlık, riskli alanlar, rezerv yapı alanları ve riskli yapıların bulunduğu parsellerdeki uygulamalarda faydalanılmak üzere; özel kanunlar ile öngörülen alanlara ilişkin olanlar da dahil, her tür ve ölçeklteki planlama işlemlerine esas teşkil edecek standartları belirlemeye ve gerek görülmesi hâlinde bu standartları plan kararları ile tayin etmeye veya özel standartlar ihtiva eden planlar ve kent tasarım projeleri yapmaya, yaptırmaya ve onaylamaya yetkilidir." düzenlemesi öngörülmüştür.
    3194 sayılı İmar Kanununun 4.7.2019 tarihli 7181 sayılı Kanunun 7. maddesiyle değişik, "İmar planlarında umumi hizmetlere ve kamu hizmetlerine ayrılan yerler" başlıklı 13. maddesinde; "Özel hukuk kişilerinin mülkiyetinde olup uygulama imar planında düzenleme ortaklık payına konu kullanımlarda yer alan taşınmazlar; a) Bu kullanımlardan umumi hizmetlere ayrılan alanlar öncelikle 18 inci maddeye göre arazi ve arsa düzenlemesi yapılarak, b) 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu kapsamında sırasıyla, ilgisine göre Hazine veya ilgili idarelerin mülkiyetindeki taşınmazlar ile trampa yapılmak veya satın alınmak suretiyle, ilgili kamu kurum ve kuruluşunca kamulaştırılarak kamu mülkiyetine geçirilir.
    Düzenleme ortaklık payına konu kullanımlardan yol, meydan, ibadet yerleri, park ve çocuk bahçeleri hariç olmak üzere yapı yapılabilecek diğer alanlarda; alanların kamuya geçişi sağlanıncaya kadar maliklerinin talebi hâlinde ilgili kamu kuruluşunun uygun görüşü alınarak plandaki kullanım amacına uygun özel tesis yapılabilir.
    İlgili mevzuat uyarınca hiçbir şekilde yapı yapılamayacak alanlarda muvakkat da olsa yapı yapılmasına izin verilmez. Mevcut yapılar kamulaştırılıncaya kadar korunabilir. Bu alanlarda beş yıllık imar programı süresi içinde, birinci fıkranın (a) ve (b) bentlerine göre işlem tesis edilerek parsel, kamu mülkiyetine geçirilmek zorundadır. Bu süre en fazla bir yıl uzatılabilir.
    Parsel maliklerinin hisselerini idareye hibe etmeleri veya bedelsiz devretmeleri durumunda, idare devir işlemlerini bedel almaksızın gerçekleştirmekle yükümlüdür. Bu işlemler için parsel maliklerinden hiçbir vergi, resim, harç, döner sermaye ücreti ve herhangi bir ad altında bedel alınmaz.
    Kamu kullanımına ait sosyal, kültürel ve teknik altyapı alanlarının, Hazine veya kamu mülkiyetindeki alanlarla trampa yapılması hâlinde, şahıs veya özel hukuk kişilerinden hiçbir vergi, resim, harç, ücret, döner sermaye ücreti ve herhangi bir ad altında bedel alınmaz.
    Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça hazırlanan yönetmelikle belirlenir.
    " düzenlemesi yer almaktadır.
    2942 sayılı Kamulaştırma Kanununa 07.09.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6745 sayılı Yatırımların Proje Bazında Desteklenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 33. maddesi ile eklenen Ek Madde 1'de; "Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmi kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkânları dâhilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya her hâlde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır. " hükmü getirilmiştir.

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    Uyuşmazlıkta; davalı idarenin 22/04/2019 tarihli temyiz dilekçesinde, idarelerince dava konusu taşınmazı da kapsayan bölgenin "Rezerv Yapı Alanı" olarak ilan edildiği, rezerv yapı alanı ilan edilen bölgeyle ilgili Bakanlıkları tarafından yeni imar planı çalışmaları yapıldığı, onaylanacak yeni planda dava konusu taşınmazın farklı fonksiyonlara isabet edebileceği hususlarının ileri sürüldüğü görüldüğünden, davaya konu taşınmaza ilişkin güncel mülkiyet durumu ile yine taşınmazın yürürlükte olan 1/1000 ölçekli uygulama imar planı ve 1/5000 ölçekli nazım imar planında hangi kullanım alanında kaldığı, imar planı değişikliği varsa, değişikliğe dava açılıp açılmadığı, açılmış ise sonuçlanıp sonuçlanmadığı, imar uygulaması yapılıp yapılmadığının araştırılması sureti ile taşınmaz üzerindeki kısıtlılık durumunun devam edip etmediğinin belirlenmesi, davacı tarafından aynı taşınmaza ilişkin, aynı taleple adli ya da idari yargıda açılmış başkaca bir dava olup olmadığının araştırılması sonrasında elde edilen sonuca göre yeniden karar verilmesi gerekmektedir.
    Diğer yandan, bozmaya uyulması durumunda yeniden yapılacak yargılamada, davaya konu taşınmazda kısıtlılığın devam ettiğinin tespiti halinde, imar planında belirlenen kullanım şekillerine göre ayrı ayrı hangi idarelerin görev ve sorumluluğunda oldukları, yatırımcının hangi idareler olduğu, kamulaştırmanın ayrı ayrı hangi idarelerin yetkisinde olduğu araştırılarak, husumetin araştırma sonucuna göre sadece kamulaştırmadan sorumlu idareye/idarelere yöneltilerek karar verilmesi (sorumluluğu bulunmayan idarenin/idarelerin husumetten çıkarılması) gerekmektedir.
    Bu itibarla, davanın kısmen reddine, kısmen dava konusu işlemin iptaline ilişkin Mahkeme kararının iptale ilişkin kısmında hukuki isabet bulunmamaktadır.
    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davalının temyiz isteminin kabulüne,
    2.Davanın kısmen reddine, kısmen iptaline ilişkin temyize konu …. İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyiz edilen kısmının BOZULMASINA,
    3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
    4. 2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 17/05/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

    KARŞI OY(X):

    Anayasanın 35. maddesinde: "Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz." hükmü yer almaktadır.
    Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Ek 1 No'lu Protokolünün "Mülkiyetin korunması" başlıklı 1. maddesinde: "Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Herhangi bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir. Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez." hükmüne yer verilmiştir.
    Özel mülkiyet hakkının korunması gereken temel insan hakları arasında öngörüldüğü, Anayasa ve uluslararası sözleşmelerde mülkiyet hakkını korumaya yönelik düzenlemelere yer verildiği, bu düzenlemelerde mülkiyet hakkına müdahalelerin olabileceğinin öngörüldüğü, ancak bu müdahalelerde kamu yararı gerekçesi, kanuni düzenleme gereği ve ölçülülük yada orantılılık gibi uluslararası hukukun genel ilkelerinin varlığının dikkate alınması gerektiği, aksi durumda müdahalenin mülkiyet hakkı ihlaline neden olacağı kabul edilmiştir. Nitekim Anayasa Mahkemesi kararları ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarıyla da bu hususların açık bir şekilde ortaya konulduğu görülmektedir
    Dosyanın incelenmesinden; dava konusu taşınmazın, 20/09/2013 tarihli Bakanlık Oluru ile sınırları güncellenen rezerv yapı alanı içerisinde yer aldığı, davalı idarenin 22/04/2019 tarihli temyiz dilekçesinde de belirttiği üzere, alanla ilgili planlama çalışmalarının devam ettiği, dolayısıyla davacının taşınmazının üzerindeki kısıtlamanın devam ettiği anlaşılmaktadır.
    Bu itibarla Mahkeme kararının temyiz edilen kısmının yukarıda belirttiğim gerekçeyle onanması gerektiği düşüncesiyle Dairemiz kararına katılmıyorum.

    Hemen Ara

    Whatsapp ile görüş