Danıştay 7. Daire 2019/1804 Esas 2022/2117 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
7. Daire
Esas No: 2019/1804
Karar No: 2022/2117
Karar Tarihi: 17.05.2022

Danıştay 7. Daire 2019/1804 Esas 2022/2117 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 7. Daire Başkanlığı         2019/1804 E.  ,  2022/2117 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    YEDİNCİ DAİRE
    Esas No : 2019/1804
    Karar No : 2022/2117

    TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ...
    VEKİLİ : Av. ....
    KARŞI TARAF (DAVALI) : ... Bakanlığı adına
    VEKİLİ : Av. ....

    İSTEMİN KONUSU : ... Bölge İdare Mahkemesi .... Vergi Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:.... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava Konusu İstem: ... Metal Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi adına tescilli ... tarih ve ... sayılı, ... tarih ve ... sayılı ve .... tarih ve ... sayılı beyannameler ile .... sayılı dahilde işleme izin belgesi ve ... tarih ve ... sayılı beyanname ile ... sayılı dahilde işleme izin belgesi kapsamında yapılan ithalatların muafiyet kapsamından çıkarıldığından bahisle tahakkuk ettirilen gümrük ve katma değer vergileri ile bu vergiler üzerinden hesaplanarak karara bağlanan para cezalarından oluşan kamu alacağının şirketten tahsil imkanı kalmadığından bahisle, kanuni temsilci sıfatıyla davacı adına alacağın banka hesabına yatırılması aksi halde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'a göre alacağın cebren tahsil edileceği yolunda tesis edilen işlemin iptali istemiyle dava açılmıştır.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... Vergi Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararıyla; Mahkemelerince verilen ara kararı ile kanuni temsilci sıfatıyla davacının takibinden evvel asıl borçlu ... Metal Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi adına düzenlenmiş ve tebliğ edilmiş bir ödeme emrinin bulunup bulunmadığının sorulduğu, cevabi yazıda, şirket adına düzenlenmiş bir ödeme emrinin bulunmadığının belirtildiği, dolayısıyla kamu alacağının şirketten tahsil edilmesi için idare tarafından 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'da sayılan takip yolları tüketilmeden tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
    Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Anonim şirketlerden tahsil imkanı kalmayan kamu alacaklarının, şirketi temsile yetkili kanuni temsilcilerinden takibi için doğrudan ödeme emri düzenlenebileceği ve ödeme emri düzenlenmeden evvel alacağın başka bir işlemle istenilmesine gerek bulunmadığı, bu nitelikte olan işlemlerin ilgililerin menfaatini etkileyen, sonuç doğurucu işlemler olarak kabulüne olanak bulunmadığı, olayda, dava konusu işlemin ödemeye çağrı niteliğinde olduğu ve idari davaya konu edilebilecek kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işlem olmadığı anlaşıldığından davanın incelenmeksizin reddi gerektiği gerekçesiyle davalı idarenin istinaf isteminin kabulü ile dava konusu işlemin iptali yolundaki mahkeme kararının kaldırılmasından sonra davanın incelenmeksizin reddine karar verilmiştir.
    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Dava konusu işlem dayanak gösterilerek gayrimenkul ve banka hesaplarına haciz konulduğu, tesis edilen işlemin menfaatini etkilediği ileri sürülmektedir.
    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.
    DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...'NUN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
    İNCELEME VE GEREKÇE:
    MADDİ OLAY :
    ... Metal Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi adına tescilli ... tarih ve ... sayılı, ... tarih ve ... sayılı ve ... tarih ve ... sayılı beyannameler ile ..... sayılı dahilde işleme izin belgesi ve ... tarih ve ... sayılı beyanname ile ... sayılı dahilde işleme izin belgesi kapsamında yapılan ithalatların muafiyet kapsamından çıkarıldığından bahisle tahakkuk ettirilen gümrük ve katma değer vergileri ile bu vergiler üzerinden hesaplanarak karara bağlanan para cezalarından oluşan kamu alacağının şirketten tahsil imkanı kalmadığından bahisle, kanuni temsilci sıfatıyla davacı adına alacağın banka hesabına yatırılması aksi halde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'a göre alacağın cebren tahsil edileceği yolunda tesis edilen işlemin iptali istemiyle dava açılmıştır.
    İLGİLİ MEVZUAT:
    İdari Yargı, Hukuk Devletinde, hukuka bağlılığı esas olan kamu idaresinin eylem ve işlemlerinin hukuka uygunluğunun, bağımsız yargı yerlerince, yargılama yöntemleri kullanılarak denetlenmesinin sağlanması için var olan yargı düzenidir. Bu yüzden; idari yargı denetiminin işleyebilmesi, idarenin Kamu Hukuku alanında faaliyette bulunmasına; idari nitelikte eylem veya işlem yapmasına bağlıdır. Böyle bir faaliyet olmadan, söz konusu denetimin işletilmesine olanak yoktur. Bu bağlamda, kişilerin hukuk aleminde herhangi bir etki doğurmayan, belirli bir hukuki durumu ya da olguyu belirtmekle yetinen "icrailik" niteliğinden yoksun işlemlerin, idari bir davaya konu edilmesi mümkün bulunmamaktadır.
    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde; iptal davası, idari işlemler hakkında, yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar şeklinde tanımlanmıştır. Anılan kanun hükmünde, iptal davalarına konu olabilecek işlemlerin nitelikleri belirtilmemiş ise de, idari yargıda, idarenin kamu gücüne dayanarak yaptığı, tek taraflı, kişilerin hukukunu etkileyen, kesin ve yürütülmesi zorunlu işlemlerin idari davaya konu olabileceği kabul edilmektedir. Aynı Kanun'un 14. maddesinin 3. fıkrasının (d) bendinde yer alan, dava dilekçelerinin, ortada idari davaya konu olabilecek kesin ve yürütülmesi gerekli işlemin olup olmadığı yönünden inceleneceğine; 15. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde de, böyle bir işlemin bulunmaması hâlinde, davanın sonraki yargılama işlemleri uygulanmaksızın reddedileceğine ilişkin kurallar bu ilkeye dayalıdır.
    6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 1. maddesinde, devlete, vilayet hususi idarelerine ve belediyelere ait vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait muhakeme masrafı, vergi cezası, para cezası gibi asli, gecikme zammı, faiz gibi fer'i amme alacakları ve aynı idarelerin akitten, haksız fiil ve haksız iktisaptan doğanlar dışında kalan ve amme hizmetleri tatbikatından mütevellit olan diğer alacakları ile bunların takip masrafları hakkında bu kanun hükümlerinin tatbik olunacağı, 2. maddesinde, muhtelif kanunlarda Tahsili Emval Kanununa göre tahsil edileceği bildirilen her çeşit alacaklar hakkında da bu kanun hükümlerinin tatbik olunacağı kurallarına yer verilmiş: 3. maddesinde, bu kanundaki amme alacağı teriminin 1. ve 2. maddeler şumulüne giren alacakları, amme borçlusu veya borçlu teriminin ise; amme alacaklarını ödemek mecburiyetinde olan hakiki ve hükmi şahısları ve bunların kanuni temsilci veya mirasçılarını ve vergi mükelleflerini, vergi sorumlusunu ifade edeceği belirtilmiştir. Ayrıca aynı maddede tahsil edilemeyen amme alacağı teriminin amme borçlusunun bu Kanun hükümlerine göre yapılan mal varlığı araştırması sonucunda haczi kabil herhangi bir mal varlığının bulunmaması, haczedilen mal varlığının satılarak paraya çevrilmesine rağmen satış bedelinin amme alacağını karşılamaması gibi nedenlerle tahsil edilemeyen amme alacaklarını; tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağı teriminin ise amme borçlusunun haczedilen mal varlığına bu Kanun hükümlerine göre biçilen değerlerin amme alacağını karşılayamayacağının veya hakkında iflas kararı verilen amme borçlusundan aranılan amme alacağının iflas masasından tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması gibi nedenlerle tahsil dairelerince yürütülen takip muamelelerinin herhangi bir aşamasında amme borçlusundan tahsil edilemeyeceği ortaya çıkan amme alacaklarını ifade ettiği açıklanmış; mükerrer 35. maddesinde de, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacaklarının, kanuni temsilcilerin veya tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu kanun hükümlerine göre tahsil edileceği kuralına yer verilmiş, 37. maddesinde ise; hususi kanunlarında ödeme zamanı tespit edilmemiş amme alacaklarının Maliye Vekaletince belirtilecek usule göre yapılacak tebliğden itibaren bir ay içinde ödeneceği, bu ödeme müddetinin son gününün amme alacağının vadesi günü olduğu açıklanmış; 55. maddesinin birinci fıkrasında; amme alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun ödeme emri ile tebliğ olunacağı belirtilmiş; 56. maddesinde ise, karşılığında teminat gösterilmiş bulunan amme alacağı vadesinde ödenmediği takdirde, borcun yedi gün içinde ödenmesi, aksi halde teminatın paraya çevrileceği veya diğer şekillerle cebren tahsile devam olunacağının borçluya bildirileceği, yedi gün borç ödenmediği takdirde teminatın bu Kanun hükümlerine göre paraya çevrilerek amme alacağının tahsil edileceği belirtilmiştir.


    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    Yukarıda yer verilen hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden, asıl borçlu şirket adına tahakkuk ettirilen gümrük ve katma değer vergileri ile bu vergiler üzerinden hesaplanarak karara bağlanan para cezalarından oluşan kamu alacağının şirketten tahsil imkanı kalmadığından bahisle, kanuni temsilci sıfatıyla davacı adına, alacağın banka hesabına yatırılması aksi halde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'a göre alacağın cebren tahsil edileceği yolunda tesis edilen dava konusu işlemin, herhangi bir vade belirlemeden 6183 sayılı Kanun'un 37. maddesine istinaden tesis edilen bir işlem olduğu, ihtiva ettiği "alacağın banka hesabına yatırılması" yolundaki ibare ile beraber davacı açısından sonuç doğurucu bir etki doğurduğu, dolayısıyla işlemin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'da öngörülen iptal davalarına konu olabilecek, idarenin kamu gücüne dayanarak yaptığı, tek taraflı, kişilerin hukukunu etkileyen, kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işlem olduğunu kabul etmek gerekmektedir.
    Bununla birlikte; yine yukarıda yer verilen hükümlere göre, Anonim şirketlerden tahsil imkanı kalmayan kesinleşmiş kamu alacaklarının, şirketi temsile yetkili kanuni temsilcilerinden takibi için doğrudan ödeme emri düzenlenmesi gerekirken, idarece kanuni dayanağı ve düzenlenme gerekçesi ortaya konulmadan tesis edilen davaya konu işlemin hukuka aykırı olduğu sonucuna ulaşılmakla, davanın incelenmeksizin reddine dair temyize konu Daire kararının bozulması gerekmiştir.

    KARAR SONUCU:
    Açıklanan nedenlerle;
    1.Temyiz isteminin kabulüne,
    2.... Bölge İdare Mahkemesi .... Vergi Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:.... sayılı kararının BOZULMASINA,
    3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Daireye gönderilmesine,
    4. Yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine, 17/05/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara

    Whatsapp ile görüş